19 Mayıs 2013 Pazar

Aaa Sizin de mi Çocuğunuz Üstün Zekalı!

24.03.2013
Aaa sizin de mi çocuğunuz üstün zekalı!
  Berna Laçin


Çocuğunuz varsa hele okula gidiyorsa, belli başlı sohbetler kaçınılmazdır. Günün birinde “Veli Olma Sanatı“ adlı bir kitap yazarsam şaşırmayın. Veli grupları, genellikle kadınlardan oluşur ve çoğunlukla bıkıp usanmadan, aynı konular konuşulur. Çocukların okul hayatı da bu konuların en başında gelir.
Okul seçimi üzerine, tecrübelerimi paylaştığım bir yazı hazırlıyorum ama bugün konum farklı. Ailelerin, son moda mevzusu, çocukların “üstün zekalı“ olma ihtimali. Kiminle muhabbet etsem, çocuğundaki zeka fazlalığından söz açıyor. Üstelik böyle düşünmelerinin kesin bir nedeni olmuyor, hemen her belirti, üstün zekaya yoruluyor. Çocuk yaramazsa da zekadan, okulda zayıf alıyorsa da zekadan... Matematiği kötüyse hele, “Kesin, EQ yüksek”, ondan! Eskiden, kimsenin yapamadığı farklı becerileri olan, ultra çocuklar dışında kimseye üstün zekalığı denmediği için kafamız karışmazdı. Beş haneli sayıları kafadan çarpamıyorsan, evdeki malzemelerle TUBİTAK’ın dikkatini çekecek bir icat yapmamışsan ya da orta mektepte klasikleri tamamlamamışsan, kimse üstün zekalı olduğunu düşünmezdi. Okul birincisi olduğumda bile, üstün zekalı olabilme ihtimalimi hiç aklına getirmeyen aileme, teesüflerimi sunarım.



Ortalama seviye artık yok mu?

Şimdi öyle mi! IQ yüksek değilse EQ yüksektir. Olmadı bir de nur topu gibi SQ var. Bilmeyenler için kabaca açıklayalım: IQ, sayısal zeka; EQ, duygusal zeka ve SQ, ruhsal zeka... Elbette, zekanın pek çok çesidi var ama şimdilik bunlar moda. İnsan istedikten sonra, her çocuğa bir zeka türü yakıştırmak mümkün. Çocuğu her şeye ağlayan bir annenin, “Üstün zekalı benimki, SQ’su çok yüksek ondan” dediğini duyduğumda “Hadi canım sen de! Bildiğin mız mız işte!” dememek için kendimi zor tuttum. Utanması sıkılması olmayan bir çocuksa, bir de sayısal dersleri kötüyse, kesin EQ’su çok yüksek deniyor. Çekingense zaten, IQ’dan! Eh bu durumda, ortalama çocuk yok demektir.
Aileler, çocuğunu kendiyle mukayese ediyor. İki yaşındaki çocuğun iPad oynadığını gören aile, onu üstün sanıyor. Oysa bu devrin çocuklarının oyuncağı, “iPad”. Bu çocuklar, teknolojinin içine doğuyor. Onlar için, bilgisayar oyunu oynamak, üstün bir yetenek gerektirmiyor. Ben de harika ip atlardım, dokuz taş oynardım. Şimdikiler de sokak oyunlarında 

iyi değil. Annesi kadar iyi ip atlayamayan çocuk nasıl geri zekalı olmuyorsa, bilgisayar oyunu oynadı diye de üstün zekalı olmuyor. Elbette, yeni nesil çevresel uyarıcıların da etkisiyle bizden daha zeki. Peki ama, üstün zekalı diyebilmemiz için, bize göre değil, yaşıtlarına göre daha ilerde olması gerekmez mi?
Aklımda bir sürü soru, “Dünya Üstün ve Yetenekli Çocuklar Konseyi” yönetim kurulu üyesi, Prof. Ümit Davaslıgil ile görüşmek için Maltepe Üniversitesi’ne gittim. Ümit Hanım, aynı zamanda “Özel eğitim için öğretmen” yetiştiren bölümün başkanı. Üstün zeka neye denir, zeka nasıl gelişir, nasıl bir eğitim gereklidir, gelin birlikte öğrenelim...



Diğer çocuklarla tamamen soyutlamıyoruz

Şimdiki nesil daha mı zeki?
Evet öyle. Üstelik, zeka ile ilgili görüş de değişti artık. Ömür boyu eğitimle, zeka dinamik bir özellik gösteriyor. Zeka sürekli artabilir. Ama elbette kalıtımın izin verdiği ölçüde. Her çocuğun aynı zeka seviyesine gelmesi mümkün değil. Doğru eğitimle, herkesin kendi sınırlarının en üst seviyesine erişmesi.
1600 motor bir arabayı 300 km. hıza çıkaramazsınız. Bunun gibi bir şey galiba. O zaman, kaldırabileceğinin çok üstünde bir eğitim vermek hatta iki beden büyük palto alır gibi, yaşının çok üzerinde oyuncak vermek de çocuğa iyi gelmeyecektir, öyle mi?
Kesinlikle. Her çocuk, zekasının gelişmesi için biraz zorlanmalı ama seviyesinin sadece bir üstü verilmeli. Daha fazlası zarar verir. Doğru tespit ve ayarlama çok önemli.
Eğitimde bu durum nasıl ayarlanabilir?
Beyazıd İlköğretim Okulu’nda (devlet okulu) ben bir program başlatmıştım. Program şu: Yarısı üstün yarısı normal zekadaki çocuklar bir arada okuyor. Tamamen soyutlamak iyi değil çünkü. Matematik, fen, dil gibi zekanın öne çıktığı derslerde ayrılıp diğer dersleri birlikte okuyorlar. Normal olan çocukların da zekasında artış gözlemledik. Okulun daha çok desteğe ve iyileştirilmeye ihtiyacı var tabii.

Küçük bir çocukken bile anlamlı bakarlar

Herkes çocuğunun üstün olduğunu düşünüyor. Neye “üstün zeka” diyoruz?
Ailelerde üstün zekalı çocuk isteği çok fazla. Bu durum, çocukları da mutsuz ediyor. Bize çocuklarını teste getiren bazı ailelere, çocuklarının üstün olmadığını anlatmakta güçlük çekiyoruz. Bir özenti var. Kabul etmek istemiyorlar. Üstün çocuk, diğerlerinden farklıdır. Kendi de üstün olan ailelerde ise durum tersi, çocuklarının üstün olduğunu farketmiyor. Normal geliyor onlara.
Nedir belirleyici özellikler?
Üstün çocuklar, daha hızlı ve daha derin düşünüp, kavram oluştururlar. Dikkat süreleri çok uzun olur. Küçük bir bebekken bile anlamlı bakar, “pış pış”lamadan uyur, olgundur ve bir oyuncakla kendini çok uzun süre oyalayabilir. Gereksiz kol bacak hareketleri olmaz, genellikle erken konuşur, geç yürürler. Yürüdüklerinde, bir anda büyük insan gibi yürürler. Mükemmelliyetçilik de belirgin özelliklerinden biridir. Çünkü okumayı erken ve kolay, hatta kendi kendilerine öğrenirler. Kavrama ve olayları bağlama yetenekleri vardır. Mekanik sayı saymaların bir önemi yok, matematik kavramına sahip olmalı. Çok küçük yaşlardakilerden söz ediyoruz. Hangi sayı büyük hangi sayı küçük, beş yaşında basit toplama yapabilme, çok daha küçükken “çokluk” kavramına sahip olma... Çok kitap okurlar mesela. Değişik ilgi alanları vardır. Birden fazla işi aynı anda yapabilirler. 70-100 normal, 
110-130 parlak, 130 üstüne üstün diyoruz kabaca. Ama Türkiye’deki testlerin yenilenmeye ihtiyacı var. Biz ilk testleri kullanıyoruz, Avrupa kaç kere yenilendi. Bizim testler eski olduğu için IQ daha yüksek çıkıyor. Yine de, az sayıda üstün zekaya rastlıyoruz.

Folklör, resim ve müzik çok önemli

Çocukların zekasını arttırmak için neler önerirsiniz?
Düşünmelerini sağlayacak iletişim kurmalılar. TUBİTAK’ın küçükler için çok güzel kitapları var. Lego ve puzzle çok geliştirici. Kitaplar ve filmler üzerinde konuşulmalı. Mesela, hikaye anlatılıp, sonu çocuktan istenmeli. Aileye çok iş düşüyor. Çocukları kurstan kursa koşturmak değil, üretmek için yönlendirmek önemli. Folklör, spor, resim, müzik de çok önemli. Ama heves gibi değil, ciddi ilgilenmesi için baskı değil motivasyon gerek.
Ödev?
Kesinlikle olmalı. Hatta sınıfta kalma da olmalı. Çocuğa kapasitesinin bir üstü verilmezse, zeka gelişmez, tembelliğe ve gerilemeye itilir. Biraz zorlamakta fayda var ama tabii aşırı olmamak kaydı ile. Ödev de zorlayıcı olmalı, çok ezber ve kolay olursa bıkkınlık yapar. Çocuğun beyni doyurulmalı. Biraz zorlanmalı. Aksi halde geriler.

Zekalarını yönetmeyi öğrenmek önemli

Üstün zekalı çocuk yetiştirmek de kolay değil galiba.
Banka hırsızları da üstün zekalı. Zekayı yönetmeyi öğrenmek önemli. Yoksa tehlikeli olabilir zeka. Her çocuk için geçerli bir kural var: Zekadan çok zekayı yönetmeyi kullanması önemli. Tüm çocuklar için, zekayı geliştiren eğitim nasıl olmalı?
Sınıflar, birbirine yakın seviyedeki öğrencilerden oluşmalı. Sayısal, dil, sözel sınıflar ayrı ayrı seviyelendirilmeli. Eski usul, hazırlık sınıflı orta okullar olması daha iyi olur.
Peki çocuk üstün ise yine de çok başarısız bir dersi olabilir mi?
Bazı dersleri çok iyi olabilir ama en kötü dersi bile yüzde 85’in üzerindedir. Bir çocuk zeki ise her alanda ortalamanın üzerindedir. Zekasını yönetmeyi bilememekten iletişim sorunları olabilir.

Özel sınıflarda müfradatın üstünde program var

Tanıdığım her kadın, en az üç işi aynı anda yapıyor. Hem çocuğunun sorusunu 
cevaplıyor, hem yemek yapıyor, hem televizyon izliyor mesela!
Yönetimi çoğunlukla kadınlar sağlıyor zaten bu yüzden. (Gülüşüyoruz)
Peki, aileler çocuklarının zekasını ölçtürmek isterse nerelere başvurabilirler?
Bizde, yani Maltepe Ünüversitesi’nde, İstanbul ve Anadolu Üniversitesi’nde, “Üstün Zekalılar Eğitim” bölümü var. Buralarda ölçtürebilirler. Tabii ne yazık ki üstün zekalılar için bir eğitim yok burada. Çok isterim, 
keşke olsa.
Diyelim üstün zekalı çıktı, hangi okullarda bu gibi çocuklar için özel sınıflar var?
Ben Okyanus Koleji ile çalışıyorum. Orada üstün zekalılara ayrı eğitim için sınıf ve program oluşturdum. Beyazıd İlköğretim Okulu’nu da ben başlatmıştım. Orası devlet okulu. Millenium Koleji’nde var. İlköğretim sonrası Tevitör’ün sınavına girebilirler. Gebze’de iyi bir lise var.
Ne fark oluyor, “özel sınıf” olunca?
Müfredatın üstünde bir program veriliyor, özel sınıfta. Konular daha derin ve daha üst seviyede işleniyor. Bir öğrencim var Okyanus Koleji’nde, üçüncü sınıfa gittiği halde dördüncü sınıf matematiği görüyor ve o da hafif geliyor.

Prof Dr. Ümit Davaslıgil TGRT HABER’de Üstün Yeteneklileri Anlattı » Tekil Yazı » Üstün Yetenekliler Eğitimi

Prof Dr. Ümit Davaslıgil TGRT HABER’de Üstün Yeteneklileri Anlattı » Tekil Yazı » Üstün Yetenekliler Eğitimi

Her Çocuğa Üstün Zekalı Gibi Davranmak Gerekir !



Sadece üstün zekalı çocukların değil, tüm çocukların eğitimine özen gösterilmesi gerektiğini dile getiren Prof. Dr. Ümit Davaslıgil, doğru yaklaşım gösterildiğinde ve doğru eğitim verildiğinde zekanın geliştirilebileceğini savunuyor.
Doymak bilmeyen meraklarıyla sürekli yeni şeyler soran üstün zekalı çocuklar, çoğu zaman ‘Biraz sessiz olur musun?’, ‘Şu anda gazete okuyorum, sonra konuşuruz’ gibi cümlelerle karşılaşıyor. Biraz daha şanslı olanlar ise soruyu geçiştiren kısa cevaplar alıyor. İstanbul Üniversitesi Üstün Zekalılar Eğitimi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ümit Davaslıgil, bu tavrın çok yanlış olduğunu dile getiriyor.

Merakını Giderin

Üstün zekalı çocukların en önemli özelliğinin merak olduğunu ifade eden Davaslıgil, şunları söylüyor; ‘Bazen soruların yanıtlanmasında zorluk çekilebilir. Böyle durumlarda çocuğa karşı tepkisiz kalmak yerine, örneğin; kitaplardan veya uzman kişilerden yararlanılabilir. Böylece çocuklarda ‘niçin’ sorusu yerleşir ve yaşam boyunca daha iyiyi bulma çabası devam eder.’

Konuşma İhtiyacı

Üstün zekalı çocuklar, öğrendikleri bilgileri arkadaşlarından çok yetişkinlere anlatma ihtiyacı duyuyor. Anne-babalara iyi bir dinleyici olmalarını tavsiye eden Davaslıgil, ‘Bu sayede onların tüm gün toparladıkları bilgileri analiz etmelerine de yardım etmiş olursunuz’ diyor. Bu yaklaşımın sadece üstün zekalı çocuklara değil, tüm çocuklara karşı gösterilmesi gerektiğini dile getiren Davaslıgil, doğru eğitim verildiğinde zekanın geliştirilebileceğini ifade ediyor.

Ona da seçme hakkı tanıyın

Üstün zekalı çocukların dünyasını genişletmek için kültürel etkinliklere ya da gezilere götürebilirsiniz. Astronomi, bilgisayar, enerji kaynakları gibi farklı konularda kitaplar edinmesini sağlayabilirsiniz. Bu sayede çocuklar, üzerinde yoğunlaşabilecekleri alanları tanımak ve seçim yapabilmek imkanına kavuşurlar. Ancak bu seçim sürecinde ailenin destek ve saygısına ihtiyaç duyarlar. Anne-babaların kendi düşüncelerine, ümit ve hayallerine ters düşse bile, çocuklarının kararlarına saygı göstermesi gerekir.
Küçük yaşlardan itibaren çocuğa seçme hakkı tanınması gerektiğini ifade eden Ümit Davaslıgil, şunları söylüyor:
‘Seçme hakkı tanımak gerekir, ama eğer seçimini uygulamaya geçireceksiniz. Örneğin dolaptaki pantolonlardan birini seçmesini söyledikten sonra, seçtiği kıyafete ‘Hayır, ne biçim kıyafet seçtin, onu değil şunu giy’ deyip kendi istediğinizi uygulayacaksanız, seçme hakkını hiç tanımayın daha iyi.’

Süper çocuklar için mini kılavuz

Davaslıgil, üstün zekalı çocukların ailelerine şunları tavsiye ediyor:
  • Yeni denemeler için cesaretlendirin: Üstün çocuklar mükemmeli arar, yapamayınca da başarısızlığı kolay kolay hazmedemez. Bu durumda anne-babaların, sevgilerinin onların başarılarına bağlı olmadığını söylemeleri gerekir. Ayrıca ‘Bu kez yapamamış olabilirsin, ama yine denemelisin’ gibi cümlelerle çocuk yüreklendirilmelidir. Kendileri aynı durumda kaldıklarında bu durumla nasıl başa çıktıklarını çocukla paylaşmalıdırlar.
  • Arkadaş ortamları sağlayın: Üstün zekalı çocuklar genellikle yalnız kalırlar. Oysa onların da diğer çocuklar gibi spor, dans, müzik, izcilik gibi etkinlikleri yaşamaya ihtiyaçları vardır. Onlar hem sosyal yönlerini geliştirebilecekleri arkadaş ortamlarına girmesi için teşvik edilmeli, hem de zihinsel yönden aynı düzeyde olan kişilerle görüşmeleri sağlanmalıdır.
  • Çalışma alışkanlığı kazandırın: Üstün çocuklar ödevlerini çok kısa zamanda yapabilir. Bu nedenle de zamanın çoğunu boşa harcayıp, son anda bir şey üretme çabasına girebilirler. Bu da kendi potansiyelleri oranında bir başarıyı tatma şansını kaybetmesine yol açabilir.
  • Tutarlı disiplin uygulayın: Üstün çocuklar üstünlüklerinden dolayı özel imtiyazlara sahip olmamalıdır ve kabul görmeyen davranışlarına hoşgörü gösterilmemelidir. Anne-baba, kurallara bağlı kaldıklarını yaşamlarından örnek vererek göstermelidir.

Prof. Dr. ÜMİT DAVASLIGİL Kimdir ?



TÜRKİYE’DE ÜSTÜN ZEKÂLI ÇOCUKLARIN EĞİTİMİ İLE İLGİLİ BİR MODEL GELİŞTİRME PROJESİ
Prof. Dr. Ümit Davaslıgil
Istanbul Üniversitesi, Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi
Özel Eğitim Bölümü, Üstün Zekâlılar Eğitimi Ana Bilim Dalı
 
            Tüm alanlarda insan çabasıyla topluma yapılan katkılarda üstün zekâlı ve yetenekli olarak nitelediğimiz kesimin payı büyüktür. Bu nedenle, üstün zekâlı ve yetenekli bireylerin eğitimi tüm dünyada önemli bir konudur.
            Demokrasi ile yönetilen ülkelerde, her bireye eşit eğitim olanaklarının sunulması büyük önem taşır. Bu, aynı zamanda temel insan haklarından da biridir. Bu noktada, eşit eğitim olanaklarının aynı eğitim fırsatları olmadığı konusuna da açıklık getirmekte yarar vardır, çünkü üstün zekâlı öğrenciler eğitim ve öğrenim açısından farklı özelliklere sahip oldukları için, farklılaştırılmış bir müfredat programı gereksinimi içindedirler. Bu nedenle, farklı özellikler gösteren üstün zekâlı öğrencilere farklılaştırılmış eğitim olanaklarını sunmayı reddetmek, ne demokrasi ile ne de insan haklarıyla bağdaşmaktadır.
            Durum böyle olmasına karşın, maalesef üstün zekâlı ve yetenekli çocuklar okullarda genelde karşılanmayan gereksinmeleri nedeniyle, sınıf etkinliklerinde yüksek düzeyde kırıklık yaşarlar. Sonuç olarak da bu tür çocuklar geleneksel okullarda ve normal sınıflarda, çok soru sormaları, kuralları, yöntemleri sorgulamaları ve çalışmalarını herkesten önce bitirmeleri nedeniyle, problemli bir çocuk durumuna gelirler.
            Üstün zekâ ve yetenekliler başarılı veya yüksek işleve sahip bireyler olarak kabul edilmeleri nedeniyle, insanlığı tatmin edici yarınlara taşımaları konusunda toplumun da onlardan bazı beklentileri vardır. Bu beklentiler üstün çocuklardaki sosyal baskıyı arttırır. Üstün zekâlı öğrencilerin eğitim gereksinmelerine uygun olarak sınıf-içi ve sınıf-dışı etkinlik düzenlemelerine gidilmezse, bu kesim bu beklentileri mantıksal bir temele dayanmayan haksız istekler olarak algılar. Eğitim gereksinmelerinin karşılanması halinde ise, bu tür öğrencilerin yeni keşifler ve icatlar yaparak, hastalıklara yeni tedavi yöntemleri bularak, potansiyellerini sanat alanlarına da yansıtarak, sadece kendi ülkelerindekilere değil, bütün insanlığa katkıda bulunmaları olasıdır.
Türkiye’de ilk kez Üstün Zekâlıların Eğitimi Ana Bilim Dalının Kurulması
            Bireylerin gereksinmelerine uygun eğitim almalarının bir insanlık hakkı olduğu, üstün zekâlı ve yetenekli bireylere böyle bir imkân tanınmadığı zaman yok olma tehlikesi içinde oldukları ve üstün bireylerin bir ülkenin kalkınmasında büyük önem taşıdıkları hususlarındaki gerçeklerin bilinci içinde, İstanbul Üniversitesi, Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi, Özel Eğitim Bölümünde, Türkiye’de ilk kez,  Ü s t ü n   Z e k â l ı l a r ı n       E ğ i t i m i   Ana Bilim Dalı kurulmuştur. Ekim 2002’de bu Ana Bilim Dalı, Üstün Zekâlılar Öğretmenliği Lisans Programı, Yan Alan: Sınıf Öğretmenliği adı altında bir program başlatılmıştır. Hâlen bu program, Üstün Zekâlılar Öğretmenliği adı altında lisans programı olarak devam etmektedir. Ayrıca, 2003-2004 eğitim-öğretim yılından itibaren Yüksek Lisans, 2006-2007 yılından itibaren de Doktora Programına öğrenci alınmaya başlanmıştır.
            Öğretmen adaylarının eğitim ve öğretiminde kurama olduğu kadar uygulamaya da önem verdiğimiz ve üstün zekâlı ve yetenekli öğrencilerimizin gereksinmelerine duyarlı olduğumuz için, bir uygulama okulu arayışı içine de girişilmiştir. Sonuç olarak 30 Temmuz, 2002’de Milli Eğitim Bakanlığı ve İstanbul Üniversitesi arasında imzalanan protokol gereğince, Beyazıt İlk Öğretim Okulu projemiz için uygulama okulu olarak tahsis edilmiştir. 2004-2005 öğretim yılının başında okulun binası depreme dayanıklı görülmediği için Büyük Resit Paşa İlköğretim Okulu’na geçici olarak taşınılmıştır. Yeni binanın inşası 24 Şubat, 2006 tarihinde F o r d  O t a s a n tarafından teşekkürlerimizle üstlenilmiş ve 2006-2007 eğitim-öğretim yılının ikinci yarı yılında yeni binaya taşınılmıştır.
Üstün Çocukların Eğitimi Projesi
Bu protokol, üstün zekâlı ve yetenekli öğrencilerimizi normal zekâ bölümü sınırları içinde olan yaşıtlarından tamamen soyutlamadan, onların zihinsel, duyuşsal ve sosyal gereksinmelerini karşılayacak kültürümüze özgü farklılaştırılmış bir program geliştirilmesi üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bu proje üstün zekâlı öğrencilerin ve ailelerinin eğitim gereksinmelerini olduğu kadar, okuldaki öğretmenlerin hizmet-içi eğitim gereksinmelerini karşılamaya yöneliktir. Ayrıca, Üstün Zekâlılar Eğitimi Ana Bilim Dalı’nda okuyan üniversite öğrencilerimizin uygulama yapma gereksinmeleri de karşılanmaktadır. Öğretmen adayı üniversite öğrencilerimiz her hafta Beyazıt İlköğretim Okulu’ndaki üstün zekâlı öğrencilerle uygulama sınıflarında bir araya getirilerek eğitilmeye çalışılmaktadır. Aldıkları süpervizyonlarla öğretme becerileri geliştirilmekte ve uygulama aracılığıyla öğrenmeleri pekiştirilmektedir.
Bu modelde, her sınıfta 12’si üstün 12’si normal zekâ sınırları içinde olmak üzere 24 öğrenci vardır. Aritmetik, fen bilgisi, yabancı dil vb. gibi öğrenme hızının öne çıktığı derslerde, imkânların el verdiği oranda, öğrencilerin kendi hızlarına göre ilerlemelerine, ilgi ve yetenekleri doğrultusunda zenginleştirilmiş bir program izlemelerine fırsat yaratılmaktadır. Birinci yarı yılda, birinci sınıftaki üstün çocukların çoğu okulöncesinde okumayı öğrenmiş oldukları için, Türkçe derslerini de normal yaşıtlarından ayrı bir sınıfta yapmaktadırlar. İkinci yarı yılda normal öğrenciler de okuma yazmaya başlayınca, Türkçe dersini birlikte görmektedirler. Bu aşamada, müzik, resim, vb. gibi diğer derslerde de imkânların olması durumunda, seviye grupları oluşturulabilmektedir.   Bu gruplarda, o alandaki öğrencilerin düzeyi temel alındığı için, üstün zekâlı öğrenciler olduğu gibi normal zekâ düzeyi içinde olan öğrenciler de bulunmaktadır. Uygulanan program esnektir ve bu nedenle de gerektiğinde yetenek grupları arasındaki geçişlere izin verilmektedir. Beyazıt İlköğretim Okulu’nun 8 sınıfında öğrenciler mevcut olmasına karşın, 2002’de başlayan projeye sadece birinci sınıflar dahil edilmiştir ve her yıl yeni bir birinci sınıf eklenerek proje kapsamındaki sınıf sayısı arttırılmaktadır. 
Bu modelde, Milli Eğitim Bakanlığı’nın temel müfredat programı kullanılmaktadır, fakat öğrenci gereksinmelerine göre farklılaştırılmaktadır. Bu model, öğrencilerin yüksek düşünce süreçleri uyarılarak, onlarda sistematik düşünce becerilerinin kazandırılmasını, zekânın tüm yönlerinin ve yaratıcılığın geliştirilmesini amaçlamaktadır. Bunların yanı sıra öğrencilerin bir bütün olarak gelişmeleri hedeflenerek, duygusal ve sosyal yönlerden gelişmelerini sağlayacak etkinlikler müfredat programıyla bütünleştirilmektedir. Böylece sadece bilgi yükü ile dolu bireyler yetiştirmek amaçlanmamaktadır. Zekâca normal sınırlar arasındaki öğrencilere de aynı çağdaş teknik ve stratejiler uygulanarak, onların da yaratıcı ve sistemli düşünme becerileri geliştirilmektedir. Değişik alanlarda ön ve son testlerle değerlendirmeler yapılmaktadır. Hem normal hem de üstün zekâ düzeyi sınırları arasında olan öğrencilerin ilerlemelerinin farklı zaman dilimlerinde değerlendirilmesi ve bu sonuçların benzer ZB’ ünde olan fakat farklılaştırılmış program uygulamasının gerçekleştirilmediği normal okullarda okuyan öğrencilerin puanlarıyla karşılaştırılması plânlanmıştır. 2004-2005 öğretim yılında bu amaçla yapılan karşılaştırmalarda, hem ü s t ü n hem de n o r m a l zekâ düzeyindeki proje öğrencilerinin hem m a t e m a t i k  hem de    y a r a t ı c ı l ı k    alanlarında başarıları anlamlı düzeyde daha yüksek bulunmuştur. Ayrıca projedeki n o r m a l zekâ düzeyindeki öğrencilerin çoğunun zekâ düzeylerinde yükselme belirlenmiş ve bu öğrencilerden 7 tanesinin üstünlük düzeyine ulaştığı görülmüştür. Ayrıca, yaratıcılık puanlarının da üstün zekâlı öğrencilerin düzeyine yaklaşmış olduğu belirlenmiştir.
2007’de yapılan d ü ş ü n c e   b e c e r i l e r i y l e  ilgili olan araştırmada ise Beyazıt Ford Otosan İlköğretim Okuluna devam eden üstün zekâ düzeyindeki 4. ve 5. sınıf proje öğrencileri, proje dışındaki devlet ve özel İlköğretim Okullarının 4. ve 5. sınıflarına devam eden diğer üstün zeka düzeyindeki öğrencilerle, yine Beyazıt Ford Otosan İlköğretim Okuluna devam eden normal zeka düzeyindeki 4. ve 5. sınıf proje öğrencileri, bir diğer devlet ilköğretim okulunun 4. ve 5. sınıflarındaki normal zekâ düzeyindeki öğrencilerle karşılaştırılmıştır. Bu araştırma sonuçlarına göre;
·       Beyazıt Ford Otosan İlköğretim Okuluna devam eden üstün zekâ düzeyindeki 4. ve 5. sınıf proje öğrencilerinin ortalama d ü ş ü n c e   b e c e r i l e r i  puanları, proje okulunun dışındaki okullara devam eden üstün ve normal zekâ düzeyindeki öğrencilerinkinden anlamlı olarak daha yüksek bulunmuştur.
·       Beyazıt Ford Otosan İlköğretim Okuluna devam eden normal zekâ düzeyindeki 4. ve 5. sınıf proje öğrencilerinin ortalama d ü ş ü n c e  b e c e - r i l e r i  puanının, bir diğer devlet okuluna devam normal zekâ düzeyindeki 4. ve 5. sınıf öğrencilerinkinden anlamlı olarak daha yüksek olduğu görülmüştür.
Tüm bu sonuçlara dayanarak projemizde uygulanan yaratıcılık ile düşünce becerileri programlarının ve matematik dersinde alınan önlemlerin projede yer alan üstün ve normal zeka düzeyindeki öğrenciler üzerinde etkili olduğu söylenebilir.
Dileğimiz, Beyazıt İlk Öğretim Okulu’ndaki karma yetenek sınıflarında üstün zekâlı öğrenciler için Türkiye’de ilk kez uygulanan eğitim modelinin, gelecekte Türkiye’deki üstün zekâlı ve yetenekli öğrencilerin eğitimi ile ilgili yapılacak atılımlar için örneklerden birini oluşturmasıdır.
Bu dileğimizin gerçekleşmesi ülkemizin esenliği için atılacak adımlardan biri gibi görülse de, gerçekte tüm insanlığın esenliği ile ilgilidir, çünkü yüksek Z.B.’e sahip bireyler birçok alana yapacakları katkılarıyla, sınırlarla kısıtlanmadan   t ü m   dünyaya    mal olan kişilerdir.
 
 
            Z e k â  B ö l ü m ü     (Z.B.; I.Q.) bireyin zekâ testi uygulaması sonucunda elde ettiği Zihin Yaşı puanının Kronolojik Yaşa bölünüp 100 ile çarpılması sonucunda ulaşılan sayıdır. Bir kişinin Zihin Yaşı, Kronolojik Yaşına eşitse, Z.B. puanı 100 olacaktır.   daha düşük ise,  Z.B. 100’ün altına düşecek, daha yüksek ise, Z.B. 100’ün üstünde olacaktır.
            Yukarıdaki grafikten de anlaşılacağı üzere, normal zekâ düzeyi sınırları olarak kabul edilen 70 – 130 arasında Zekâ Bölümlerine sahip bireyler aşağı yukarı nüfusun    % 95.46’sını oluşturmaktadır. Zekâ Bölümleri 70’in altında kalanla z e k â e n g e l l i l e r olarak kabul edilmekte ve nüfusun  alt ucundaki % 2.27’sini, Zekâ Bölümleri 130’un üstünde kalanlar ise    ü s t ü n    z e k â l ı l a r  olarak kabul edilmekte olup nüfusun üst ucundaki % 2.27’lik kesimi oluşturmaktadır.
            Nüfusumuzu 70 000 000 olarak kabul edersek, yukarıdaki açıklamalara gore,   sadece zekâ kriteri açısından Türkiye’de 1 400 000’i aşan sayıda üstün zekâlı bireyin olduğunu varsayabiliriz. Istanbul’un nüfusunu 10 000 000 olarak ele aldığımızda ise,        İstanbul’da 200 000’i aşan sayıda üstün zekâlı bireyin olduğunu söyleyebiliriz.


13 Mayıs 2013 Pazartesi

ÜSTÜN VEYA ÖZEL YETENEKLİ ÇOCUKLARIN ÖZELLİKLERİ:


1- Gelişimin tüm alanlarında yaşıtlarının ilerisindedirler.
2- Erken yürür, erken konuşur, okumayı erken yaşta öğrenirler.
3- Sürekli soru sorarlar, meraklıdırlar.
4- Zihinsel ve fiziksel olarak büyük bir enerjiye sahiptirler.
5- Ayrıntılara olağanüstü dikkat ederler.
6- Öğrenme ve bilgiye sürekli açlık duyarlar.
7- Zengin sözcük hazinesine sahiptirler. Kelimeleri doğru telaffuz ederler, yerli yerinde kullanırlar ve akıcı bir konuşmaları vardır.
8- Çabuk öğrenme, kavrama ve akılda tutma özellikleri vardır.
9- Uzun süre dikkatlerini bir konu üzerinde yoğunlaştırabilirler.
10- İlgi alanları geniştir.
11- Karmaşık problemler çözmekten hoşlanırlar.
12- Sorumluluk duyguları kuvvetlidir. Sorumluluk almayı çok ister ve bunu yerine getirmekten hoşlanırlar.
13- Gözlem güçleri vardır.
14- Genelleme ve soyutlama yaparak bilgilerini başka alanlara aktarabilirler.
15- Sebep-sonuç ilişkisine ilgi duyarlar.
16- Yaratıcılık ve mucitlik özellikleri vardır.
17- Azimli ve sebatlıdırlar.
18- Kendilerine güvenleri tamdır
19- Espri yetenekleri vardır.
20- Duyarlıdırlar, başkalarına karşı empati duyarlar.
21- Güçlü bir konsantrasyona sahiptirler.
22- Liderlik özellikleri vardır.
23- Amaçlarına ulaşmaktan ve başarıdan zevk duyarlar.
24- Orijinal ve eleştirel düşünceye sahiptirler.
25- Başkalarıyla kolayca işbirliği yaparlar.
26- Alçak gönüllüdürler, başkalarına yardım etmekten hoşlanırlar.
27- Çalışkandırlar.
28- Ancak bütün bu özellikler her çocukta bulunmaz. 

Üstün Zekalı Olmakla Üstün Yetenekli Olmak Aynı Şey mi ?

                                     Üstün Zekalı Olmakla Üstün Yetenekli Olmak Aynı Şey mi ?



Hangi çocuklara üstün zekâlı denir, üstün yeteneklilikle üstün zekâlılık aynı şey mi? Hiperaktivitenin zekâyla ilgisi var mı? Anne babaların, ayırt etmekte zorlandığı bu kavramları eğitimci Ahmet Bildiren anlattı.

Çocuğu, hareketli ve biraz da yaramaz olan pek çok ebeveyn “Benim çocuğum !” diye övünür. Evladının çok zeki olduğunu düşünür. Uzmanlara göre böyle bir kanıya varmak yanlış. Çünkü hiperaktiflik, çocuğun  ya da üstün zekâlı olduğu anlamlarına gelmiyor. Aksine tedavi edilmesi gereken bir durum var ortada. Mesela  çocuklar dikkatlerini daha kolay topluyor, hiperaktifler ise odaklanma sorunu yaşıyor. Üstün zekâlı olmakla üstün yeteneklilik de aynı şey değil. Üstün zekâ,  içinde bir kavram sadece. Konuya dair çalışmalar yapan ve ‘Üstün Yetenekli Çocuklar’ adlı bir kitap yazan Ahmed Bildiren, ailelerin ve öğretmenlerin bu kavramlar arasındaki farkları bilmeleri gerektiğini söylüyor. Gerekçesi ise şu: Aksi takdirde, çocuk yanlış yönlendirilir! Bu da kişiliğini ve yetişmesini etkiler. Peki, anne-baba çocuğunun üstün zekâlı mı, üstün yetenekli mi, yoksa hiperaktif mi olduğunu nasıl anlayacak?

Çocuğum matematikten anlamıyor diye korkmayın!
Ahmet Bildiren ilk olarak üstün yeteneklilerde var olan özelliklerden bahsediyor: Bu çocukların zihinsel gelişimi çok hızlıdır. Erkenden zihinsel gelişim gösterirler. Bu da çocuğun küçük yaşlardan itibaren mantıksal muhakemelerde bulunmasını, yaratıcılığını kullanarak karmaşık problemleri rahatlıkla çözmesini sağlar.
Bildiren, üstün yetenekli çocuklarda var olan başka özellikleri de sayıyor. Bunlardan biri, bu çocukların dikkat sürelerinin diğer çocuklara göre daha uzun olması. Diğeri ise merak ve öğrenme isteği. Bunların dışında anne-baba çocuğunun, öğretmen öğrencisinin üstün yetenekli olup olmadığını orijinal fikir geliştirebilmelerinden, bilgilerin transferinde yaşıtlarından daha üst düzey olmalarından anlayabilir. Bir de şu ayrıntıları bilmek gerekiyor: Üstün yetenekli çocuklar kendi içlerinde de farklı özelliklere sahip. Bu tespiti ilk olarak 1978′de Amerika Eğitim Ofisi yapmış. Klasik IQ sınıflaması haricinde çocuğun farklı alanlarda üstün yetenekli olabileceği ifade edilmiş. Yani çocuğun matematikten anlamaması IQ’sunun düşük olduğunu göstermiyor!
Başarı ile üstün yetenek karıştırılmamalı!
Eğitimciler üstün yetenekliliği kendi içinde 6 kategoride inceliyor. Bunlar; genel zihinsel yetenek, özel bir alanda akademik başarı, yaratıcı beceriler, liderlik, görsel sanatlar ve beceriler, psikomotor beceriler. Yani inanılmaz resimler yapan da, muhteşem şiirler yazan da üstün yetenekli sayılıyor. Yukarıda belirttiğimiz gibi üstün zekâ da üstün yetenek içinde bir kavram ve üstün yetenekliler içinde en üst düzey performans gösteren çocuklar için kullanılıyor.
Fakat Bildiren’e göre iş, çocukta bu kavramlardan hangisinin var olduğunu anlamakla kalmıyor; ebeveynler için asıl süreç bundan sonra başlıyor. Bildiren, “Anne-babalar genelde, çocuklarında bulunan üstün yetenek ve gibi farklılıkların üzerine gitmiyor. Onları uygun eğitime yönlendirmiyorlar.” diyor ve ebeveynlere bu çocukları nasıl yönlendirmeleri gerektiğini şöyle anlatıyor: “Çocukları, muhakkak ilgi duydukları, merak ettikleri şeyler üzerine yönlendirmeli ve başarı göstermelerini sağlamalısınız!”
Bildiren, üstün yeteneklilerin her alanda başarılı olabileceği algısının da silinmesi gerektiği kanaatinde. “Biz akademik başarı ile üstün yeteneği karıştırdık. Bu, üstün yetenekli çocukların her konuda başarılı olabileceği algısından geliyor. Ama öyle değil. Üstün yetenekliler birkaç alanda başarılı olabilirler ama her alanda değil.” diyor.
***
Üstün zekâlılar 1,5 yaşında fark ediliyor
Üstün zekâlı çocuklarda ne gibi özelliklere rastlanıyor? Ahmet Bildiren, bunun da cevabını şöyle veriyor: Üstün zekâ, bebek 1,5 yaşındayken bile kendini gösterebilir. Çünkü bu çocuklar yaşıtlarına göre, 3 ay daha erken gelişiyor. Ayakta durma, yürüme, desteksiz oturma gibi eylemleri kolaylıkla yapabiliyor. Ayrıca duyu organları daha keskin ve olgunlaşmaları daha çabuktur. Kolayca konuşmayı öğrenir, yaşına göre beklenmeyecek cümlelerle anlatmak istediklerini ifade edebilirler. Bu durumda anne-baba, çocuklarının farklılıklarını ortaya koymalarını engellememeli. Bildiren şunları da ekliyor: “Bu, onları yaşıtlarından ayrı bir yere koyacağız anlamına gelmemeli. Onlara üstün zekâlı gibi değil de çocuk olduklarını düşünerek davranmalıyız. Bu sayede sosyalleşirler. Aksi durumda, toplumdan kopar ve içlerine kapanabilir. Böylece sorunlu bireyler yetişir.”
Hiperaktivite ile üstün yeteneklilik karıştırılmamalı!
Ahmet Bildiren’e göre, çoğu ebeveynin zekilik olarak algıladığı hiperaktivite; çocukta aşırı hareket, sabırsızlık, çabuk kızma ve çabuk dağılma, kolay incinme olarak kendini gösteriyor. Üstün yeteneklilik ve üstün zekâlılıkla hiç alakası yok. Bildiren, “Üstün yetenekli çocuklar yaşıtlarına göre daha aktif ve enerjiktirler. Hatta bu bazen aşırıya kaçabiliyor. Bu da arada bir bağlantı olduğu kanısını çıkarıyor toplumda. Hâlbuki alakası yok. Hiperaktifler dikkat ve davranış kontrolü sorunu yaşarken, üstün yeteneklilerde bu, aşırı hareketli olsalar da yoktur!” diyor. Eğitimleri ise özel olmalı. Çocuğunda hiperaktivite özellikleri gören ebeveynler bir uzmana başvurmalı!
Zaman





11 Mayıs 2013 Cumartesi


                       ÜSTÜN ZEKALI ÇOCUKLAR DIŞLANIYOR

    2Üstün yetenekli çocukların keşfi, eğitimleriyle ilgili sorunların tespiti ve Türkiye’nin gelişimine katkı sağlayacak etkin istihdamların sağlanması amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonu, AK Parti İstanbul Milletvekili Halide İncekara başkanlığında toplandı.

    Komisyona bir sunum yapan Prof. Dr. Ziya Selçuk, çocukların zeka gelişiminde hamilelik döneminin maalesef fazla dikkate alınmadığını belirtti.
    Çocuk için anne karnındaki sürecin, beyin gelişiminin büyük ölçüde ortaya konulduğu dönem olduğuna işaret eden Selçuk, ancak hamilelerin nasıl besleneceğine ilişkin Sağlık Bakanlığı’nın internet sitesinde doyurucu içeriklerin bulunmadığını kaydetti.
     
    Selçuk, emzirilen çocukların zekalarının yüksek çıktığını ve evinde sigara içilen çocuğunun IQ puanının ortalama 7 puan daha düşük çıktığına dikkat çekti.
    Türkiye’de üstün zekalı çocukların ciddi bir dışlanmaya tabii tutulduğunu savunan Selçuk, şöyle konuştu:
     
    ’Öğretmenler ile anne ve babaların, üstün zekalı çocuklarla ilgili ’haylaz’, ’yaramaz’, ’sivri akıllı’, ’haşarı’ ve ’hiperaktif’ gibi bir takım tanımlamalar yaptığını görüyoruz. Öğretmenlerin konuyla ilgili bilgi ve becerilerinin olmaması, daha doğrusu onlara kazandırılmamasından kaynaklanan eksiklikler, bu çocukların kendilerini tanımaları ya da potansiyellerini ortaya koymaları fırsatını kaybetmelerine yol açıyor. Sorun çocuktaymış gibi algılıyoruz. Oysa öğretmenin o çocuğu tanıyamadığı, bilemediği için bir sorunumuz var.’
     
    Selçuk, üstün zekalı çocuklarla ilgili, okul ve aile hayatında ’Ya hizaya gelirsin, uslu çocuk olursun, edepli davranırsın ya da seni dışlarım’ gibi bir sosyal atmosfer olduğunu ifade ederek, bu yargının acilen değiştirilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

    4 Mayıs 2013 Cumartesi

    Dünyanın En Zeki İnsanı


    Dünyanın En Zeki İnsanı Koreli "Kim Ung-Yong"
    kimungyong12 Dünyanın En Zeki İnsanı Koreli Kim Ung Yongİ
    "Kim Ung-Yong" 210 IQ’su ile tarihin en zeki adamı…8 Mart 1962′de Kore’de doğan Kim Ung-Yong isimli süper dahi, dünyanın en zeki insanı olarak Guinnes Rekorlar Kitabı’nda yer alıyor.
    3 yaşında Hanyang Üniversitesine kabul edilen, 4 yaşında üniversiteye gitmekle kalmayıp aynı zamanda o yaşta Japonca, Korece, Almanca ve İngilizce dillerine de hakim olan koreli, bu alanda da ayrı bir rekorun sahibiymiş..(Daha sonralarıÇince, İspanyolca, Vietnamca, Filipince, Almanca, İngilizce, Japonca ve Korece dillerinde de uzmanlaşmış.)
    5 yaşına bastığında en zor integral ve diferansiyel denklemleri çözebilen dahininIQ’su 210‘un üzerinde olduğu söyleniyor. 

    30 Nisan 2013 Salı

    FAZIL SAY

                                   

                                                   FAZIL SAY    ( KARA TOPRAK)

    Türkiye de bir üstün yetenek : FAZIL SAY


    . Fazıl Say
    1970 yılında Ankara’da doğmuştur. Müzik eleştirmeni Ahmet Say’ın oğludur. Üç yaşına geldiğinde flüt çalmaya başlamıştır. İlk çıkarmaya çalıştığı ezgi, babasının plaklarından duyduğu 40.Senfoninin ana temasıdır. Aynı zamanda Obua sanatçısı Ali Kemal Kaya ile ritmik  müzikal oyunlar ve işitme alıştırmalarına başlamıştır (Pamuk,2003). 
    Absolut (çok iyi işitebilen) bir kulağa, 4 haneli rakamları çarpacak üstün zekâya, duyduğu tüm ezgileri kaydeden güçlü bir hafızaya, olağanüstü müzik yeteneğine sahip olduğu, müzik otoriteleri tarafından belirlenmiştir. Dört yaşında iken Ankara Devlet Konservatuarı Piyano Bölüm Başkanlığı yapan Mithat Fenmen’den piyano dersleri almaya başlamıştır. Mithat Fenmen’in kendisine uyguladığı müzik eğitim sistemini Fazıl Say “Uçak Notları” kitabında şöyle anlatmaktadır. “Olabilecek en iyi pedagogla başladım piyanoya… Dört yaşındaki bir çocuğa müziği sevdirmek, müziği bir oyun gibi göstermek, fazla çalıştırarak müzikten soğutmamak, ama aynı zamanda hızlı ve tutarlı bir çizgi tutturmak, neresinden bakarsanız bakın büyük hüner. Önce seslerin renklerini öğrenmek, seste “sesin rengini” hissedebilmek, sonra bunlarla bir şeyler anlatmaya yönelmek, doğaçlama yapmak… Dersin ilk bölümü doğaçlamayla başlar, teknik alıştırmalar ve klasik dağar çalışmasıyla devam ederdi. Sonunda ise işitme eğitimi yapardık. Henüz beş yaşındaydım beş sesli akorlar’ın seslerini sırasıyla söyleyebilirdim” (Say,1999).

    çocuğunuz üstün zekalı mı ???

          Üstün Yetenekli ve Üstün Zekâlı Çocuklar için Veli Gözlem Anketi

    Sayın Velimiz,
    Acarkent Doğa Koleji Üstün Zekalılar İlköğretim Okulu eğitim programının amacı; uzmanlar tarafından
     hazırlanmış dengeli ve zengin bir müfredat uygulayarak; bütün kültürlere uyum sağlayabilen, küresel 
    bir ufka ve geniş fikirlere sahip bireyler yetiştirmek, öğrencilerin kapasitelerini ve yeteneklerini en iyi şekilde
     kullanmalarını sağlamaktır. Oluşturulan model; mutlu, enerjik, güven dolu ve etrafına ışık saçan bireylerin 
    oluşması yolunda eğitim dünyasına açılmış seçkin bir penceredir ve bu program üstün zekalı çocuklarımızın 
    daima yanında olmak üzere yol gösterici görevini üstlenmiş deneyimli öğretmen kadromuzla desteklenmektedir.
    Aşağıda üstün zekalı ve yeteneklilere bir ön tanı yapmak amacıyla hazırlanmış veli gözlem anketi bulunmaktadır.
     Bu anketi yanıtlayıp Doğa Koleji Üstün Zekalılar Birimi’ne ulaştırdığınızda birimimiz bire bir değerlendirme yaparak
     siz değerli velilerimizi bilimsel bir tanılama için yönlendirecek ve konu ile ilgili bilgilendirme yapacaktır.
        

    29 Nisan 2013 Pazartesi

    Zeka Nedir ?


    Kavramlar ve algılar yardımıyla soyut ya da somut nesneler arasındaki ilişkiyi kavrayabilme, soyut düşünme, muhakeme etme ve bu zihinsel işlevleri uyumlu şekilde bir amaca yönelik olarak kullanabilme yetenekleri zeka olarak adlandırılmaktadır.
    Zekâ, beynin öğrenme, anlama, soyut düşünme, sebeplendirme, planlama, problem çözme gibi zihinsel işlevlerine verilen isimdir. Kelime olarak çok geniş anlamda kullanılsa da psikologlar tarafından yaratıcılık, kişilik, karakter, bilgi ve akıl gibi değişik 

    Beynin Bölümleri


    Beyin Gelişimi

    Eskiden beyin gelişiminin genetik faktörlere bağlı olduğu, dışarıdan yapılacak müdahalelerin beyin gelişiminde fazla rol oynayamayacağı düşünülürdü. Ancak son zamanlarda bilim adamları arasındaki yaygın kanıya göre çevre faktörü beyin gelişiminde olumlu veya olumsuz yönde çok önemli bir rol oynamaktadır.

    5 aylık fetus 5 duyunun duymak ve dokunmak olmak üzere ikisine sahip olur. Küçücük kafasında her dakika 50.000 yeni hücre oluşmaktadır. Beyin öyle hızlı gelişmektedir ki 6. ayda hızla büyüyen beyin kabuğu kafatasına sığmak için kıvrımlar oluşturmaya başlar. 7. ayda fetus beyni tüm yaşamı boyunca sahip olacağı 100 milyar beyin hücresinin hemen tamamını oluşturmuştur.